Akademik Çalışmalarım · Öğrenme-Öğretme · Genel · KİTAP İNCELEMELERİ · TPACK · Yöntemler, Stratejiler, Kuramlar ve Yeni Yaklaşımlar

Eğitimde Bilinen Yanlışlar

Bugün bir makaleden bahsetmek istiyorum: Kirschner, P. A. & van Merrienböer, J. G. (2013). Do learners really know best? Urban legends in education. Educational Psychologist, 48(3), 169-183. DOI: 10.1080/00461520.2013.804395 

Kirschner ve van Merriënboer (2013) makalede, eğitim alanında yaygın olan birkaç yanlış inanışı ele alır ve bu inanışların bilimsel kanıtlarla desteklenmediğini gösterirler. Bu yanlış inanışlar arasında öğrencilerin kendi öğrenmelerini yönetebilecek durumda olduğu, öğrenme tarzlarının mevcut olduğu ve internet üzerindeki bilgiye erişimin öğrenmeyi kolaylaştırdığı gibi yanlış inanışlar yer almaktadır. Yazarlar, eğitimde yanlış inanışların popülerliğinin, eğitim araştırmaları ve uygulamaları üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini belirtmektedirler. Makalede ayrıca, eğitimde teknolojinin rolü ve öğrencilerin bilgi okuryazarlığı becerilerine sahip olmalarının önemi de vurgulanmaktadır.

Eğitim alanında yaygın olarak dolaşan birkaç yanlış inanış var. Bu inanışlardan biri, eğitimi tamamen internet üzerinden sağlayabileceğimiz ve öğretmenlerin artık bu alanda bir rolü kalmadığı yönünde. Öğretmenlerin rolü, artık sadece rehberlik etmek ve öğrencilere doğru bilgiyi bulmak için yardımcı olmakmış. Ancak, öğrencilerin kendilerini eğitebileceği bir tür özyetiştirme modeline dönüşen bu anlayış, eğitimciyi bir yan çizgiye itmiştir.

Bilgiye Ulaşmak

Öğretmenliğin yerine bilgi aramayı geçirmeyi öneren fikrin temelinde, bilginin yarım ömrünün her gün kısalması, bilginin hızla eski hale gelmesi ve internet aracılığıyla tüm bilginin mevcut olması yatıyor. Bu da eğitimin Googlelaştırılmasına, kaynak temelli öğrenmenin sulandırılmış bir haline (Hill & Hannafin, 2001) neden olmuştur. Örneğin; Marcum (2003) şöyle yazdı:

“Bilginin yararlılık yarım ömrü bir yüzyıldan bir nesile kadar kısalmıştır ve bazı alanlarda basılı her şey otomatik olarak eskimiş kabul edilmektedir. Bugün belirli bir teknik derecenin ilk yılında yatan bilgi, mezuniyet gününde yarısından fazlası işe yaramaz hale gelmiştir. Şimdi döviz kuru hakimdir.” (s. 28)

Mevcut bilginin hızla eskidiği veya eskimiş olduğu fikri gerçekten doğru değil. İlk önce, bilgi eskimesi ve bilgi artışı arasındaki fark açıklığa kavuşturulmalıdır. Son yıllarda, özellikle World Wide Web’in kolay ve düşük maliyetli olmasından dolayı, mevcut bilgi miktarında büyük bir artış yaşandı. Ancak, bu, internet devriminden önce var olan bilginin eskimiş, ilgisiz veya artık geçerli olmadığı anlamına gelmez. Aslında, önceki nesillerde bilgi olarak kabul edilenlerin çoğu hala geçerli ve kullanışlıdır. Doğru olan, yeni bilgi miktarının artmasıdır; bazıları güvenilir, bazıları değil. Bu artan ve her gün artan yeni bilgi seliyle etkili bir şekilde başa çıkmak için; bilgi arama, seçme, özetleme, düzenleme ve sunum yapma becerilerine sahip olmak gerekir. Ancak, Hannafin ve Hill (2007) uyarısında belirttiği gibi, “teknoloji, potansiyel olarak bilgiye erişimi demokratikleştirmesi nedeniyle övülmüş olsa da, eğitim kullanımı okuryazarlık, yanlış yorumlama ve propagandizasyon sorunlarıyla doludur” (s. 526).

Bu bilgi üretimi ve yayılımıyla başa çıkmak için gereken faaliyetler ve/veya beceriler genellikle bilgi okuryazarlığı veya bilgi ve iletişim teknolojileri de önemli bir rol oynadığında dijital okuryazarlık faaliyetleri/becerileri (Bawden, 2001; Brand Gruwel & Gerjets, 2008; Brand-Gruwel, Wopereis & Walraven, 2009; Eisenberg & Berkowitz, 1990; Jones-Kavalier & Flannigan, 2006; Moore, 1995; Wolf, Brush & Saye, 2003) olarak adlandırılır. Bu, birçok okul politikasında öne çıkan temel 21. yüzyıl becerilerinden biri olarak görülür (Anderman, Sinatra & Gray, 2012; Dede, 2010; Avrupa Komisyonu, 2002; Voogt & Pareja Roblin, 2010).

Öğrenciler, günlük olarak internet üzerinde arama yaptıkları için bilgi sorunlarını çözebilir veya hatta uzman olarak düşünülebilirler. Ancak, araştırmalar, öğrencilerin çoğu için bilgi sorunlarını çözmenin büyük bir zihinsel çaba gerektirdiğini ve hatta bazı durumlarda çözülemeyecek kadar büyük olduğunu göstermektedir. Bil

Eğitimin Geleceği

Eğitim, sadece bilgiyi öğrenmekle sınırlı değildir. Eğitim, öğrencilerin hayat becerileri kazanmalarına yardımcı olur. Hayat becerileri, öğrencilerin iş dünyasında, günlük hayatta ve toplumda başarılı olmalarına yardımcı olur. Bu nedenle, eğitimde önemli bir faktör olan öğretmenlerin rolü, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda öğrencilere hayat becerileri kazandırmaktır.

Bu nedenle, eğitimde teknolojinin rolü, öğretmenlerin rolünü tamamen ortadan kaldırmak değil, onların işlerini kolaylaştırmak ve öğrencilerin öğrenme sürecini geliştirmektir. Teknoloji, öğrencilere daha etkili bir şekilde öğrenmelerine yardımcı olabilir ve onların ilgisini çekebilir. Örneğin, öğrencilerin öğrenme stillerine uygun olarak tasarlanmış çevrimiçi ders materyalleri, öğrencilerin öğrenme sürecini daha etkili hale getirebilir.

Ancak, teknolojinin eğitimdeki rolü sınırsız değildir. Teknoloji, öğrencilerin bilgiye erişimini kolaylaştırırken, aynı zamanda öğrencilerin bilgiye doğru bir şekilde erişmelerini sağlamak da önemlidir. Bu nedenle, öğrencilerin bilgi arama, seçme, özetleme, düzenleme ve sunum yapma becerileri gibi bilgi okuryazarlığı becerilerine sahip olmaları gerekmektedir.

Sonuç

Eğitimde teknolojinin rolü, öğretmenlerin rolünü tamamen ortadan kaldırmak yerine, onların işlerini kolaylaştırmak ve öğrencilerin öğrenme sürecini geliştirmek olarak görülmelidir. Teknoloji, öğrencilerin bilgiye erişimini kolaylaştırırken, aynı zamanda öğrencilerin bilgiye doğru bir şekilde erişmelerini sağlamak da önemlidir. Bu nedenle, öğrencilerin bilgi okuryazarlığı becerilerine sahip olmaları gerekmektedir. Eğitim, sadece bilgi öğrenmekle sınırlı değildir. Eğitim, öğrencilere hayat becerileri kazandırmak için tasarlanmıştır. Bu nedenle, öğretmenlerin rolü, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda öğrencilere hayat becerileri kazandırmaktır. Teknolojinin eğitimdeki rolü, öğrencilerin öğrenme sürecini geliştirmek ve hayat becerileri kazanmalarını sağlamak için kullanılmalıdır.

KAYNAK: Kirschner, P. A. & van Merrienböer, J. G. (2013). Do learners really know best? Urban legends in education. Educational Psychologist, 48(3), 169-183. DOI: 10.1080/00461520.2013.804395 

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s